Efsaneler "SENEM TÜRKER"
İnsanların sosyalleşmesi, hayallerinin peşinden gitmesi ve en önemlisi potansiyellerini tekrar keşfetmeleri için Şirketler Ligi’nin harika bir fırsat olduğunu düşünüyorum. Kısacası siz bitti demeden bitmiyor, bunu görüyorsunuz...
Senem Türker... Fonex Şirketler Voleybol Ligi tarihinin en önemli pasörlerinden bir tanesi. Oyunu sezme becerisi, çabuk refleksleri, mükemmel pas kullanma yeteneğiyle Vodafone’da başarının anahtarı oldu.
1986 yılında doğan Senem voleybol serüvenine doğup büyüdüğü şehirde, Ankara’da başladı. Voleybolla tanışması ise biraz ilginç...
Sporcu bir aileden gelen Senem Türker öncelikle okulunun basketbol branşına yazılıyor. Kurstaki tek kız olması sebebiyle basketbol antrenörü onları voleybol takımına yönlendiriyor ve dördüncü sınıftan itibaren voleybol hayatının çok önemli bir parçası oluyor.
8 yıl boyunca aralıksız olarak oynayan, hem okul takımlarında hem de kulüp takımlarında basamakları hızla tırmanan Senem bu dönemlerde unutamadığı iki anısından bahsediyor bizlere. Birincisi okul takımıyla birlikte tıklım tıklım trübinler önünde kazanılan Türkiye Şampiyonluğu, diğeri ise küçük kızlar kategorisinde kendi yaş kategorisine veda ederken kazanılan Türkiye Üçüncülüğü...
Üniversiteye hazırlık döneminde ise bir karar vermesi gerekiyordu ve voleybol onun için bir hobi olacaktı artık. Uzun bir ara vermek zorunda kaldı. Ama kopmak mümkün değildi. ODTÜ’yü kazandıktan sonra okul takımındaki yerini aldı. “Hatta oradaki arkadaşlarımla Şirketler Ligi’nde tekrar karşılaşmak çok güzel bir duyguydu” diye anlatıyor başarılı pasörümüz.
Okul hayatı bitip iş hayatı için İstanbul’a taşınan Türker artık voleybol hayatım bitti diye düşünürken Vodafone sayesinde Şirketler Voleybol Ligi ailesine katılıyor. Kaptan şöyle devam ediyor;
Fonex Şiirketler Voleybol Ligi benim için çok fazla şey ifade ediyor. Burada çok güzel dostluklar edindim, harika insanlar tanıdım, çok güzel başarılara imza attık ve çok keyifli zamanlar geçirdim. Yanılmıyorsam sakatlandığım sene dışında tüm maçlarda yer aldım ve hayatımda kapladığı yer çok çok büyük. İnsanların sosyalleşmesi, hayallerinin peşinden gitmesi ve en önemlisi potansiyellerini tekrar keşfetmeleri için Şirketler Ligi’nin harika bir fırsat olduğunu düşünüyorum. Kısacası siz bitti demeden bitmiyor, bunu gorüyorsunuz...
2011-2012 sezonuyla birlikte ligde boy gösteren unutulmaz 3 numara 6 sezon boyunca Vodafone formasını gururla ve büyük bir başarıyla taşıdı. 2017-2018 sezonunda sakatlığı nedeniyle sahada olamasa da arkadaşlarını yalnız bırakmadı. Her iki kategoride de takımın beyni oldu ve 70’in üzerinde maçta görev aldı. Özellikle kadınlar kategorisinde bir elmas gibi parladı.
7 sezonluk kadınlar kategorisi tarihinde 3 sezon üst üste olmak üzere 4 kez En İyi Pasör seçildi. 1 kez En İyi Servis Atan Oyuncu ödülünü kazandı. Oynadığı 3 final sonrasında bir kez kupayı kaldırma coşkusunu yaşadı. İki gümüş madalyanın yanı sıra 1 kez bronz madalyanın ve 1 kez de dördüncülük plaketinin sahibi oldu. Erkekler kategorisinde alınan üçüncülükde de büyük pay sahibiydi.
Söz yine efsanemizde;
Unutamadığım bir çok anım var ligle ilgili; en başta tabiki şampiyon oldugumuz turnuva ve 39 derece ateşle Yapı Kredi Bankası’yla oynadığımız son maç! Namağlup olarak bitirmiştik turnuvayı. Takım olarak o kadar iyi mücadele ettik ki, bireysel olarak bizden çok daha iyi olan takımları yenebildik. Hepimiz çok emek verdik o sene, çalıştık ve birbirimize güvendik. Bence Şirketler Ligi’nin en guzel yanlarından biri de bu; bağları kurmaya fırsat yaratıyor olması.
Bir diğeri de kadınlar kategorisinin ilk kurulduğu seneki final maçımız. Mercedes-Benz Türk’le oynamış ve 3-2 kaybetmiştik. İnanılmaz bir kalabalık vardı, ne kadar heyecanlandığımı dün gibi hatırlıyorum. Şirketimizin CEO’su dahi izlemeye gelmişti, çok gururlanmıştık! Kaybetmemize rağmen herkes iki takımı da ayakta alkışlamıştı, çok keyifliydi.
Ve tabi ki Karma takımla üçüncü olduğumuz turnuva. İnanılmaz keyif almıştım. Maçların temposu o kadar yüksekti ki! Hatırlıyorum birkaç maçıma annem ve babam Ankara’dan atlayıp gelmişti, yerlerinde duramamışlardı.
Son olarak, aldığım ödüller... Her birinin yeri çok ayrı. Hepsinde takım arkadaşlarımın emekleri çok büyük. Onların çabası olmasaydı asla bu ödülleri alamazdım. Hepsine ayrı ayrı çok teşekkür ediyorum. Bir teşekkür de eşime... Oynadığım süre boyunca neredeyse her maça gelip beni desteklediği için! en iyi seyirci ödülü olsaydı kimseye kaptırmayacağından eminim...
Tabiki büyük bir teşekkür de size. Tüm bu ödüller ve çok sevdiğim voleybolu tekrar hayatıma katma fırsatı sağladığınız için. Şu an yeni hayatıma adapte olmaya çalışıyorum ama eminim bu sadece küçük bir mola! Elbet bir gün voleybol ile tekrar buluşacağız, bu böyle yarım kalmayacak!
Saha içi ve saha dışı davranışlarıyla unutulmazlar arasına giren, hayatını yurt dışında devam ettirme kararı alan efsanemize mutlu bir ömür diliyoruz...